Barış ve Yakınlaşma için çalışan iki toplumlu Kıbrıslıların Sesi Düşünce Topluluğu, Ocak 2017’de Cenevre’de bir araya gelecek olan iki lidere tam destek verir ve Kıbrıs’ta bir çözüme ulaşmak için tüm gerekli adımları atmaları yönünde çağrı yapar.
Kıbrıslıların Sesi barış sürecinin çeşitli parametrelerini incelemiş ve sürdürülebilir bir Federal Devlet’in karşılaşacağı sorunları gözönüne alarak aşağıdaki sonuçlara varmıştır:
- Akıncı ve Anastasiades tüm Kıbrıslıların çıkarlarını ve aynı zamanda da jeopolitik dengeleri koruyacak gerçekçi bir uzlaşmaya ulaşmak yönünde çok çalışmalı ve sorumlu bir liderlik örneği sergileyerek toplumlarını birleşmeye hazırlamalıdırlar. İki lider, her iki tarafın da çıkar sağlayacağı ‘kazan-kazan’ çözüm antlaşmasının pozitif yanlarını ortaya koyan ve çözüm yanlısı yurttaşların referandumdan güçlü bir çoğunluk elde etmesini sağlayacak cesur bir kampanyaya öncülük etmelidirler.
- Yeni yasal yapının uygulamaya konulması sırasında çeşitli zorluklar ortaya çıkacaktır. Bu sorunlar çözüm planında yer alacak maddeler ve AB normları, kurumları ve enstrümanları aracılığı ile çözümlenmelidir. Jeopolitik buhrana sahip bu kavşaktaki önemli unsur çözümü ertelemeyip mevcut fırsatı değerlendirmektir.
- Birleşik Krallık, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti arasındaki mevcut Garanti Antlaşması sadece yönetim sisteminin istikrarı yönünde üçüncü Devletler’in çıkarlarını dairdir ve halkın güvenliğini sağlamamaktadır. Bu açıkça ortaya konmalıdır. Böylece Federal Kıbrıs yurttaşları AB müktesabatının geçerli olacağı ve güvenliğin AB norm ve yasaları çerçevesinde sosyal kenetlenme yaratılarak sağlanacağı yeni durum üzerinde tartışmaya başlayabilirler.
- Profesyonel örgütler, siyasi, sosyal ve kültürel dernekler aracılığı ile toplumlararası ilişkiler kurulması ve dostluk ve işbirliğinin geliştirilmesi yönünde Federal düzeyde programlar geliştirilmeli ve sivil toplum desteklenmelidir. Tüm Kıbrıslılar arasındaki güveni ve çok kültürlülüğü artırmak ve ayrımcılık ile mücadele edebilmek adına Milliyetçilikten uzaklaşılmalıdır.
- Uzun süreli toplumlararası çatışma sonucu meydana gelen can kayıpları tüm taraflarca, her düzeyde kabul edilmeli ve sorunun yarım asırdır göz ardı edilen insani boyutu ortaya konmalıdır. Böylelikle halk açıkça konuşacak, gerçekle yüzleşecek ve huzurlu bir gelecek için gerekli olan affetmek ve barışmak karşılıklı olarak gerçekleşecektir.
- Eğitim Federal Kurumlarımızın yapıtaşı haline getirilmelidir. Federal Devlet eğitim sisteminin barış, kardeşlik ve çokkültürlülüğü geliştirici şekilde çalıştığından emin olmalıdır. Süreç, barış ve işbirliği sağlayacak şekilde federal düzeyde özenle planlanmalıdır. İki toplumdaki mevcut yapılar devam ettirilirken Federal yapıdan da ortak değerler ile Uluslararası ve Avrupalı uygulamaları sistemlerine dahil edecek gücü almalıdır.
- Mevcut ayrılıkçı yapı ve buna bağlı etnik kökene dayalı mentalitede toplumlararası iletişimin önündeki en büyük engel olan lisan, girişimcilik ve sosyal yaşam içerisinde birlikteliği engellemektedir. Gerek Parça Devletler’de gerekse Federal Devlet’de iki dilliliği teşvik edici bir lisan politikası uygulamaya girmelidir. Formel eğitime ek olarak, iki dillilik resmi olmayan kurumlar tarafından da AB projeleri aracılığı ile teşvik edilebilir. Türkçe ve Yunanca dilleri ile kıyaslandığı zaman Kıbrıs dilleri telafuz açısından kendilerine özgüdürler ve birçok ortak kelime ve deyim içerirler. Bu ortak kelime ve deyimler günlük kullanım dilinde çoğaltılabilir ve pratik bir iletişim aracına dönüştürülebilir. Sivil Toplum aktivistleri dil değişim programları aracılığı ile bunu uygulamaya koymakta gecikmemişlerdir (Bkz. Natalie Hami tarafından kurulan, https://www.facebook.com/language.exchange.nicosia ).
- Dini, kültürel, tarihi eserler ortak tarihimiz ve mirasımızın çökkültürlü kökenini gösterir. Bu eserlerin restorasyonu etraflarında toplanan insanların hatıralarının canlanması ile bağlantılıdır. Camiler ve Kiliseler çeşitli jenerasyonlardan kişilerin bir araya geldiği mekanlardı, bu yüzden geleneksel ve kültürel imajların hatırasını taşırlar. Federal Devlet ortak mirasımız çerçevesinde barış ve kültür oluşturucu politikalar geliştirmeli, kurumlar kurmalıdır. Adanın dört bir yanında bulunan tarihi eserler restore edilmelidir.
- Sami Özuslu, ortak mülkün maddi kayıplarını, terk edilmiş Lefkoşa Havaalanı’nı konu alan bir belgesel ile ortaya koymuş, geçmiş hataların tekrarlanmaması yönünde güçlü bir çağrıda bulunmuştur. Kıbrıslıların Sesi, belgeselin gösterimini destekleyecek ve mevcut sözlü tarihi kayıt altına alacak benzeri yapımları teşvik edecektir.
- Kıbrıslılık Kimliği etnik anlamından soyutlanmalı ve Federal Devlet aidiyeti ve vatandaşlık sorumluluğu olarak yeniden anlamlandırılmalıdır. AB vatandaşlığı ile birleştirilmiş ortak Kıbrıs milliyeti ve tarihi, mirasın ortak mülkiyeti, Kıbrıslıların kendilerine özgü şivesi, mutfağı, folklör müziği ve dansı, güçlü yerel yaklaşımları benimsenmeli ve kültürel ve eğitsel projeler ile desteklenerek Federal bir kültürde yaşayan tüm Kıbrıslıların gurur duyacağı şekilde tanıtılmalıdır.
Basın Bildirisi No 32 – Kıbrıslıların Sesi – 05/01/2017