Basın Bildirisi (33) – 02/07/2017

By | Şubat 9, 2021

Barış ve iki toplumun yakınlaşması yönünde çaba sarf eden iki toplumlu Kıbrıslıların Sesi grubu Crans Montana müzakerelerine katılan tarafların BM Genel Sekreteri tarafından çizilen çerçeveye uymalarını ve geriye kalan konularda bir anlaşmaya varıp Birleşik, Federal Kıbrıs’ın kurulmasına katkı koyacak açık ve içten bir bilgiendirme kampanyası üzerinde hemen görüş birliğine varmalarını talep etmektedir.
Kıbrılıların Sesi grubu barış sürecinin çeşitli parametrelerini incelemek üzere bir araya gelmiş ve süreçteki zorlukları da dikkate alarak, aşağıdaki sonuçlara varmıştır:

  1. Kıbrıslı liderler oldukları yerde dönüp durmaktadırlar. Bu döngüyü kırıp maratonun son metrelerini siyasi irade göstererek birlikte koşmalı ve eşitliği garanti altına alan özgürlükçü bir ülkede birbirlerinin çıkarlarını gözeten yurttaşlardan oluşan bir ülke kurma yönünde bir anlaşmaya varmalıdırlar.
  2. Müzakerelerde izlenen “herşey anlaşılmadan hiç bir şey anlaşılmış değildir“; yönteminin verimsiz olduğu ve çözümü on yıllardır ertelediği ortadadır. Yakınlaşmaların ortaya çıktıkça garanti altına alınacağı yeni bir stratejiye ihtiyaç duyulmaktadır.
  3. Güvenilir kaynaklar tarafından yapılan kamuoyu araştırmaları iki toplumun da iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyonu desteklediklerine işaret etmektedir. Toplumları hazırlamak ve referandumlarda ciddi bir çoğunluğa ulaşmak için bu yönde siyasi irade gösterilmesi gerekmektedir. Bu, ancak iki toplumun çeşitli seviyelerde bir araya gelmesini sağlayacak stratejiler ile mümkün olabilir. Kamuoyu yoklamaları iki toplumlu temasların karşılıklı güveni artırdığına, önyargıyı azaltıp, siyasi eşitliği ve işbirliğini kolaylaştırdığına işaret etmektedir. Kıbrıs’ta zayıf olan pozitif normlara rağmen yukarıda bahsedilen normlar iki toplum arasında ciddi oranda güçlenmiş ve tüm tarafların destek vereceği kolaylaştırıcı enstrümanların devreye konulması ile federal bir çözümün başarı ile uygulanabilmesi yönünde umut doğmuştur.
  4. Kıbrıslı Rum siyasi partilerin en güçlüleri AKEL ve DISY açıkca federal yapıdan yana tavır koymaktadırlar. Ortada bulunan ve popülist politikalar ile redçi bir tavır alan küçük partiler ortaya konulacak herhangi bir çözüme karşı olacaklardır. Öte yandan, Kıbrıslı Türk partiler arasında iki toplumluluk tam olarak anlaşılmış değildir. Çoğu siyasi partinin yönetimi ile üyeleri arasında yaşanan bir kavram karmaşası göze çarpmaktadır. Müzakerelerde ortak bir çözüm tanımına ulaşıldığı zaman durum daha açıkca ortaya konulabilecektir.
  5. Kıbrıslılar tarihlerini seçici bir şekilde öğrenmekte ve öğretmektedirler. Yeşilhattın her iki yanında da kullanılan “Unutmadım” söylemi esasta tek yönlü yorumlanmaktadır. Barış ve yakınlaşma yönünde ortak bir zemin yaratmak için önyargıları kırıp, gerçekler ile yüzleşmeli ve Kıbrıslıların sosyal tarihini ortaya çıkarmalıyız. Federal bir siyasi yaşam yaratmak için tarihimizin tüm aşamalarını kabul etmeliyiz. Sosyal ve kültürel ortak özelliklerimizin yanında Kıbrıslılık kimliğine yatırım yapmalı ve etnik kimlik ve milliyetçiliğe dayalı ayrımcılıktan uzaklaşmalıyız. Kıbrıslıların Sesi ortak normların kurulmasına izin verecek siyasi bir yapıyı destekleyecek ve federal bir sosyal yapııya ulaşılmasına yardımcı olacak adımlar atacaktır.
  6. Uluslararası petrol krizi verileri ışığında bakacak olursak Kıbrıs’taki doğal gaz biraz fazla abartılmıştır. Küresel petrol piyasasındaki mevcut durum, düşük maliyetli Rus ve bol miktardaki Katar doğalgazının yanında yeni ortaya çıkan Amerikan gazının yarattığı rekabete bağlı olarak doğalgaz fiyatlarının bir süre daha düşük düzeyde seyredeceğine işaret etmektedir. Aphrodite blok 10 ve 11’in tahmini satış fiyatının Avrupa, Asya ve Mısır gibi komşu pazarlardaki fiyata yakın olması gazı çıkarıp işleyen şirketlerin kar marjının düşük olmasına yol açacaktır. Bunlara ek olarak Türkiye’nin 2023 Vizyon Belgesi komşumuzun enerji stratejisinin kendi kaynaklarından hidroelektrik, kömür ve nükleer kullanarak üretim yapmasını ve dış bağımlılığını sona erdirmesini hedeflediğini göstermektedir. Bu gerçekler Kıbrıs doğalgazının Türküye ile müzakerelerde karar verici bir faktör olmadığını ortaya koymaktadır. En iyi olasılık ile doğalgazdan sağlanabilecek gelirin 2028 yılında başlayacağı ve yıllık 650 milyon Euroyu geçmeyeceği tahminleri karşısında, doğalgazın ulusal zenginliği artırıcı önemli bir faktör olarak da görülmemesi gerektiği ortadadır.
  7. Avrupa’nın siyasi durumu ekonomik kemer sıkma programlarına karşı çıkan alternatif sol görüşlerin İngiltere, Fransa, Almanya, Yunanistan, İspanya’da yükselmekte olduğuna işaret etmektedir. Bu ülkelerdeki seçimler kamuoyunda geniş ekonomik büyümeye ve sosyal politikalara dayalı yeni politikalar yönünde ani bir değişime işaret etmektedir. İngiltere’nin AB’den çıkmasına karar vermesi ile Avrupa sosyal dayanışma modelinin kurulmasında geri bir adım atılmış olsa da sol görüşlü kitlelerin oluşmasındaki artış son dönemlerin milliyetçi söylemlerinin yarattığı tehdide karşı bir umut oluşturmaktadır.
  8. Hızla büyümekte olan Kıbrıs Türk medyası sayısal olarak Kıbrıs Rum basını ve Televizyon kanallarının üç katına ulaşmıştır. Bu kanallar direktiflerini Türkiye’den almakta ve bu şekilde kontrol edilmektedirler. Sivil topluma ve siyasi partilere ait olan bağımsız medya ise çoğunlukla maddi sıkıntılar içindedir. Bu durum halka Kıbrıs merkezli mesajlar yayma konusunda sıkıntı yaratmaktadır.
  9. Kıbrıs Üniversitesi tarafından yapılan ve kuzeyde SeeD’in gerçekleştirdiği kamuoyu araştırması ile tutarlılık gösteren çalışma bizlere umut vermektedir. Her iki taraftaki kamuoyu da iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyonu kabul etme konusunda ciddi bir değişim göstermektedir. Bu liderliklerin empoze ettiği negatif yaklaşımlara ve fiziki ayrıma rağmen örgütler, gruplar ve kişiler arasındaki temasların artmasının sonucudur. Bu çalışmaların sonuçlarının karar vericilere iletilmesi ve adanın yıllardır devam eden bölünmüşlüğünü sona erdirmesi için ciddiye alınması talep edilmelidir.

Basın Bildirisi No 33 – Kıbrıslıların Sesi – 02/07/2017